TÜRKÇÜLÜK, bir Bayrak gibidir!

“Türkçülük bir bayrak gibidir; tıpkı Türk bayrağı gibi. Bu bayrağı, vatanın her köşesinde durmadan dalgalandırmak her Türk’ün ilk ve milli vazifesidir.”
(Mustafa Kemal Atatürk)
Türkçülük Nedir?
Türkçülüğün fikir babası Kabri Cennet Ziya Gökalp’in çok kısa tanımı ile Türkçülük, Türk Milleti’ni sevmektir.
Bu tarif, elbette yeterli değildir. Türk olan herkes milletini sever. Milleti sevmek yetmez. Bizi biz yapan değerleri: dilimizi, tarihimizi, kültürümüzü, geleneklerimizi, örf ve âdetlerimizi vatanımızı, bayrağımızı, aynı soydan geldiğimiz halde Misak-ı Millî hudutlarımız dışında kalan insanlarımızı da sevmemiz gerekir.
Türkçülük düşüncesi, statik değil, dinamik bir yapıya sahiptir. Bu sebeple değişmez ve klâsik bir tarif yapmak mümkün olmayabilir.
Denilebilir ki, Türkçülük; Türk’e has değerleri bilmek ve korumak, Türk Milleti’nin bağımsız olarak daha iyi şartlarda yaşaması için fikir üretmek, Türk Milletine yönelik sevgiyi eyleme dönüştürmektir.
Türkçü, bizi biz yapan değerleri bilecek. Bu değerleri sevecek, koruyacak ve daha geniş kitlelere sevdirecek. Kültürlü ve ahlâklı olacak. Giyimde, edebiyatta, müzikte, güzel sanatlarda, beslenme alışkanlıklarında ve hayatın her safhasında Türk gibi düşünmek ve Türk gibi yaşamak her Türkçünün aslî görevidir. Türkçülüğün bir adı da Türk Milliyetçiliği’dir. Genel anlamda milliyetçilik de milletini sevmektir.
Türk kimdir?
Türk’ün ölümsüz Başbuğlarından Mustafa Kemal Atatürk Türk’ü şöyle tarif etmiştir:
”Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne 7 bin senelik, en aşağı bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgarlarıyla sallandı. Beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela, korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır. Kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.”
Atatürk, tam 100 sene önce Türk Tarihinin en az 7 bin yıllık olduğunu söylemiştir…
Halbuki okullarda maalesef dünyanın en eski kavmi olarak 4 bin yıllık tarihi ile Yunanlılar sonra da Türkler gösterilmiştir…
Konya Çatal Höyük kazılarında Türk Tarihinin en az 10 bin yıllık olduğu tescillenmiştir. Yani Türk ırkı insanlık tarihinin en eski ırkıdır… Bu tarihi gerçek de Türkçülerin Türklüğü neden bu kadar sevdikleri işkenceler çekerek gerekirse bu uğurda can vermelerinin onurlu bir sebebidir…
İşte 10 Bin yılı aşkın tarihi ile Türkçülük hareketi, başta komünistler olmak üzere, günümüzde at koşturan liberal, ve vahşi kapitalizm savunucularının ödünü koparmıştır. Her yerden ısrarla ‘TÜRK’ adının silinmeye çalışılması işte bundandır…
3 Mayıs Türkçüler Bayramınız kutlu olsun! Korkmayın, bu bayram Türkçülerin bayramıdır. Kendini Türk kabul eden herkesin bayramı, kendini Türk kabul etmeyenlere bir sözümüz yoktur. Kendi milletini yok sayan ve aşağılayan kalabalıkların da Türkçüler arasında yeri yoktur…
Türkçülük Hareketinin ölümsüz büyükleri başta Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk’ü, Ziya Gökalp, Necip Asım, Veled Çelebi, Mehmet Emin Resulzade, Ömer Seyfettin, Zeki Velidi Toğan, Fethi Tevetoğlu, Alparslan Türkeş ve yakın tarih Türkçülerin ‘ATSIZ ATASI’ Hüseyin Nihal Atsız’ı, ismini burada yazamadığımız birlerce Türkçüyü saygı ve şükranla anıyoruz.…
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!!!