Eğitimcilerin deprem bölgesinden gelen çocukların potansiyelini böyle travmatik bir olaydan sonra nasıl ortaya çıkartabileceklerine odaklanmaları gerektiğini belirten Doç. Dr. Zorbaz, “Çocukların güçlü yanlarına odaklanmalıyız. Sadece ‘travma yaşamış’, ‘yazık’, ‘deprem yaşamış’ gibi insani duygularla değil, profesyonel yaklaşmalıyız. Okula geldiğinde çocuk kapalı alana girmek istemeyebilir, buna saygı duyulmalı. Sınıfta oturacağı yeri çocuk seçmeli, belki cam kenarı isteyebilir. Kapıya yakın oturmak isteyebilir. Sonuçta bir deprem yaşandı ve çocuğun güven duygusu sarsıldı. Okulda kendini güvende hissedeceği alanların yaratılması çok önemlidir. Bu konuda öğretmenler biraz daha anlayışlı olmalı. Çocukların şu an neyden tetikleneceğini bilemiyoruz. Bazen bir koku, bazen arkadaşının masanın yanından geçerken sırayı sallaması tetikleyebilir. Çocuk, travmatik anılar, görüntüler aklına geldiğinde nereye gidebileceğini bilmeli; en doğrusu psikolojik danışmanın odasına gitmesidir. Akran desteği de önemli bir konu. Öğretmen sınıftan çocukların karakterlerine göre akran rehber seçip çocuklarla eşleştirebilir” diye konuştu.
Yeni öğrencilerin belki gittikleri şehirlerde bir hayat kurmaya çalışacağını söyleyen Doç. Dr. Zorbaz, bu öğrencileri tanımlamak için kullanılan ifadelere de dikkat çekerek, “Aidiyet hissetmeleri açısından ‘misafir öğrenci’ denmesini tavsiye etmiyoruz. ‘Depremzede öğrenci‘ ise daha da felaketleştiren bir ifade; onlar bizim öğrencilerimiz. Böyle ayrımlaştırmaya gitmek gerekli değil. Deprem ve afet konuşmaları da çocukların yanında devamlı yapılmamalı. Öğretmenler kendi içlerinde konuşabilirler; ama koridorda, öğretmenler odasının yanında çocuklar varken konuşulmamalı. Bu tarz şeylerden çocuklar rahatsız olabilir. Kimin neyden tetikleneceğini bilmiyoruz. İyi niyetli yapılan yardımları da bazı öğrenciler ‘acıma’ olarak algılayabilir. Onlar düşkün kişiler değil, belki hepimizden daha zengin; ama sadece şimdilik desteğe olan öğrenciler. Okulda onlara sorulmadan ‘yiyeceğin yoktur senin’ şeklinde yapılan bazı yardımlar da yarardan çok zarar getirebilir, buna da dikkat edilmesi gerek” değerlendirmesinde bulundu.